top of page

ANKSİYETE BOZUKLUKLARI, ÇEŞİTLERİ VE SOSYAL FOBİ

  • drmustafagurcan112
  • 18 Haz
  • 14 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 31 Tem

Sosyal Fobi, bireyin başkaları tarafından değerlendirilebilecek olduğu toplumsal durumlarda belirgin bir korku veya kaygı duymasıyla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Halk arasında "sosyal anksiyete bozukluğu" olarak da bilinir.

ree

5. Sosyal Fobi (Sosyal Anksiyete Bozukluğu)

Sosyal Fobi, bireyin başkaları tarafından değerlendirilebilecek olduğu toplumsal durumlarda belirgin bir korku veya kaygı duymasıyla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Halk arasında "sosyal anksiyete bozukluğu" olarak da bilinir.

5.1. DSM-5 Tanı Kriterleri

Sosyal Anksiyete Bozukluğu (Sosyal Fobi) tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [59, 60]:

Tablo 5.1: Sosyal Fobi DSM-5 Tanı Kriterleri

Kriter No.

Belirti/Durum

Açıklama

A.

Toplumsal Durumlarda Belirgin Korku veya Kaygı

Kişi, başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir korku ya da anksiyete yaşar (örn. karşılıklı konuşma, tanımadık insanlarla karşılaşma, yemek yerken veya içerken gözlenme, konuşma yapma). Çocuklarda kaygı, yaşıtlarının olduğu ortamlarda ortaya çıkmalı ve yalnızca erişkinlerin olduğu etkileşmeler sırasında açığa çıkmamalıdır.

B.

Olumsuz Değerlendirilme Korkusu

Kişi, olumsuz olarak değerlendirilebilecek bir şekilde davranmaktan ya da kaygı duyduğuna ilişkin belirtiler göstermekten korkar (küçük düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde; başkalarınca dışlanacağı ya da başkalarının kırılmasına yol açacak bir biçimde).

C.

Korku/Kaygı Doğurma

Söz konusu toplumsal durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı doğurur.

D.

Kaçınma veya Katlanma

Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile bunlara katlanılır.

E.

Orantısız Korku

Duyulan korku ya da kaygı, söz konusu toplumsal ortamlarda çekinilen duruma göre ve toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır.

F.

Süreklilik

Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, en az 6 ay veya daha uzun sürer.

G.

Klinik Açıdan Belirgin Sıkıntı veya İşlevsellikte Düşüş

Korku, kaygı ya da kaçınma klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.

H.

Dışlama Kriterleri (Madde/Tıbbi Durum)

Korku, kaygı ya da kaçınma bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojik etkilerine bağlanamaz.

I.

Dışlama Kriterleri (Başka Ruhsal Bozukluk)

Korku, kaygı ya da kaçınma, panik bozukluğu, beden algısı bozukluğu ya da otizm spektrum bozukluğu gibi başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.

J.

Başka Bir Sağlık Durumuyla İlişkisizlik/Aşırılık

Sağlığı ilgilendiren başka bir durum varsa (örn. Parkinson hastalığı, şişmanlık, yanık ya da yaralanmadan kaynaklanan biçimsel bozukluk), korku, kaygı ya da kaçınma bu durumla açıkça ilişkisizdir ya da aşırı bir düzeydedir.

Belirleyici

Sadece Performans Sırasında

Sadece topluluk önünde konuşma veya performans durumlarında anksiyete yaşayan bireyler için belirtici.

5.2. Belirtileri ve Klinik Görünüm

Sosyal Fobi, günlük sosyal durumlarda önemli kaygı, utanç ve öz-bilinç yaratan bir psikolojik rahatsızlıktır.[61] Kişiler yeni insanlarla etkileşime girmekte, sosyal toplantılara katılmakta veya başkaları tarafından yargılanmaktan korktukları durumlarda aşırı kaygı ve gerginlik yaşarlar.[61, 62] Bu korku, kendileriyle ilgili pasif, kaygılı, zayıf, aptal gibi yargılarda bulunulacağı düşüncesiyle beslenir.[63]

Fiziksel Belirtiler: Hızlı nabız/kalp çarpıntısı, titreme, terleme, baş dönmesi, mide bulantısı, yüzde kızarma, konuşma anında kekeleme veya seste titreme, mide ağrısı, ağız kuruluğu görülebilir.[21, 61, 62]

Davranışsal ve Duygusal Belirtiler: Sürekli olarak kendini küçük düşürme veya utandırma konusunda endişe duyma, başkalarının kendilerini yargılayabileceği belirli durumlardan korkma, yeni insanlarla etkileşime girmekten aşırı korkma, utanma veya küçük düşme korkusuyla yeni insanlarla etkileşime girmekten kaçınmak, dikkatin merkezi olabileceği durumlardan kaçınma.[61] Sosyal bir etkileşim sonrasında o anı zihinde tekrar tekrar canlandırma ve izlenme/yargılanma hissinden dolayı başkaları izlerken bir şeyler yapmakta zorlanma da yaygındır.[62] Kişiler, kaygıyı önlemek için sosyal etkileşimlerden kaçınabilir veya kaçamadıkları durumlarda konuşmalara katılmayıp dikkat çekmeyecek bir köşede oturmayı tercih edebilirler.[63]

Sosyal fobi, utangaçlıkla karıştırılmamalıdır; utangaçlık kısa süreli ve günlük hayatı aksatmazken, sosyal fobi uzun vadeli olabilir ve kişinin işini, okulunu ve sosyal ilişkilerini ciddi şekilde etkileyebilir.[61] Araştırmalar, sosyal fobisi olanların %92'sinin meslek hayatlarında, %85'inin akademik performanslarında, %70'inin ise arkadaşlık kuramama veya karşı cinsle ilişki kuramama gibi sosyal ilişkilerinde bozulma görüldüğünü göstermektedir.[63] Bu durum, sosyal fobinin yaşam kalitesi üzerindeki derin etkisini ortaya koymaktadır.

Sosyal anksiyete bozukluğu genellikle 13 yaş civarında veya erken/geç ergenlik döneminde başlar (10-17 yaş).[21, 61, 64] Hastalığın erken dönemlerinde toplum içine yeterince çıkmama risk etmenleri arasındadır.[64] Etiyolojik mekanizmalar arasında genetik yatkınlık, beyin yapısındaki farklılıklar (amigdala aktivitesi) ve çevresel faktörler (çocuklukta yaşanan olumsuz deneyimler, aşırı koruyucu/kontrolcü ebeveyn tutumları, zorbalık) yer alır.[60, 61, 62]

Sosyal Anksiyete Bozukluğu nadiren tek başına görülür ve genellikle diğer anksiyete bozuklukları, duygudurum bozuklukları (özellikle majör depresyon), ve madde bağımlılığı (özellikle alkol kötüye kullanımı) ile birlikte seyreder.[16, 60, 63, 65] Sosyal anksiyete bozukluğu olanların yaklaşık %20'sinde majör depresyon mevcuttur.[65] Ayrıca, panik bozukluk gelişme riski 9 kat daha fazladır.[65] Bu yüksek komorbidite oranları, sosyal fobinin tek başına izole bir sorun olmadığını, aksine diğer ruhsal sağlık sorunlarıyla karmaşık bir ilişki içinde olabileceğini göstermektedir. Bu nedenle, sosyal fobi tanısı konulurken eşlik eden diğer bozuklukların da değerlendirilmesi ve bütüncül bir tedavi yaklaşımı benimsenmesi önemlidir.

6. Anksiyete Bozuklukları

Anksiyete bozuklukları, kişinin sürekli ve aşırı endişe, korku veya gerginlik yaşamasına neden olan bir grup psikolojik rahatsızlıktır. Bu bozukluklar, günlük yaşam aktivitelerini etkileyebilir ve çeşitli alt türleri bulunur.

6.1. Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB), kişinin günlük yaşamın çeşitli yönleriyle ilgili sürekli ve aşırı endişe duymasıyla karakterize edilir. Bu endişe, genellikle kontrol edilemez düzeydedir ve somut bir tehdit olmasa bile devam eder.[19, 21, 66]

DSM-5 Tanı Kriterleri

Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [19, 20, 21, 66, 67]:

Tablo 6.1: Yaygın Anksiyete Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri

Kriter No.

Belirti/Durum

Açıklama

A.

Aşırı Kaygı ve Kuruntu

En az altı aylık bir sürenin çoğu gününde, birtakım olaylar ya da etkinliklerle (işte ya da okulda başarı gösterebilme gibi) ilgili olarak, aşırı bir kaygı ve kuruntu (kaygılı beklenti) vardır.

B.

Kontrol Güçlüğü

Kişi kuruntularını denetim altına almakta güçlük çeker.

C.

Eşlik Eden Belirtiler

Bu kaygı ve kuruntuya, aşağıdaki altı belirtiden üçü ya da daha çoğu eşlik eder (çocuklarda yalnızca bir belirtinin olması yeterlidir):

1.

Huzursuzluk

Dinginleşememe (huzursuzluk) ya da gergin ya da sürekli diken üzerinde olma.

2.

Kolay Yorulma

Kolay yorulma.

3.

Odaklanma Güçlüğü

Odaklanmakta güçlük çekme ya da zihnin boşalmaması.

4.

İrritabilite

Kolay kızma/sinirlilik.

5.

Kas Gerginliği

Kas gerginliği.

6.

Uyku Bozukluğu

Uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da dinlendirmeyen, doyurucu olmayan bir uyku uyuma.

D.

Klinik Sıkıntı/İşlevsellik Kaybı

Bu durum toplumsal, mesleki veya diğer önemli işlevsellik alanlarında soruna yol açar.

E.

Dışlama Kriterleri (Madde/Tıbbi Durum)

Bu durum madde kullanımı veya başka bir tıbbi duruma bağlı değildir.

F.

Dışlama Kriterleri (Başka Ruhsal Bozukluk)

Bu durum başka bir ruhsal bozuklukla (örn. panik bozukluğu, sosyal fobi, OKB) daha iyi açıklanamaz.

Belirtileri ve Klinik Görünüm

YAB, genellikle sürekli bir endişe hali, huzursuzluk, konsantrasyon zorluğu, kas gerginliği, uyku sorunları ve kolayca yorulma gibi belirtilerle kendini gösterir.[19, 66] Kişiler, iş, sağlık, aile, finans gibi konularda sıklıkla herhangi bir somut tehdit bulunmasa bile kaygı duymaya devam ederler.[19, 21] Bu durum, bireyin günlük aktivitelerini ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.[19, 68, 69]

Fiziksel belirtiler arasında kalp çarpıntısı veya hızlı kalp atışı, terleme, titreme veya üşüme, solunumda hızlanma veya nefes darlığı, kas gerginliği veya ağrılar, sindirim problemleri (mide bulantısı veya bağırsak sorunları), yorgunluk hissi, baş ağrısı ve baş dönmesi yer alır.[19, 66, 67, 70, 71] Psikolojik belirtiler ise sıkıntı, heyecan, dikkat ve hafıza sorunları, tehlike algısına yönelik dikkat artışı, endişeli düşüncelerle aşırı meşguliyet, kalp krizi geçirme ve ölüm korkusu, kontrolü kaybetme korkusu, kendine veya bulunduğu ortama yabancılaşma hissi ve aniden çok kötü bir şey olacakmış duygusu ve korkusu içerebilir.[66, 68]

YAB'da yaşanan kronik endişe, normal günlük endişelerden farklıdır. Normal endişe, belirli bir duruma veya tehdide karşı geçici bir tepkiyken, YAB'daki endişe yaygın, sürekli ve kontrol edilmesi güçtür.[21, 66, 67] Bu durum, bireyin sürekli bir "diken üstünde" hissetmesine neden olur.[67, 70] Bu kronik endişe hali, bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürür ve iş, okul, sosyal ilişkiler gibi alanlarda işlevsellik kaybına yol açar.[19, 67, 68, 69] Bu nedenle, YAB'ın sadece "çok endişeli olmak" olarak algılanmaması, aksine profesyonel yardım gerektiren ciddi bir ruhsal bozukluk olduğu anlaşılmalıdır.

YAB genellikle geç ergenlik ve erken erişkinlik dönemlerinde başlar.[21, 71] Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 2.5 kat daha fazla görülür.[66, 71] Etiyolojisinde genetik ve çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığı düşünülmektedir.[66] Kronik stres, kontrolcü ve eleştirel ebeveyn tutumları, çocukluk travmaları ve diğer hastalıklar da risk faktörleri arasındadır.[66]

6.2. Özgül Fobi

Özgül fobi, belirli bir nesne veya duruma karşı duyulan, orantısız ve yoğun bir korku veya kaygı ile karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur.

DSM-5 Tanı Kriterleri

Özgül Fobi tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [20, 72, 73, 74, 75, 76]:

Tablo 6.2: Özgül Fobi DSM-5 Tanı Kriterleri

Kriter No.

Belirti/Durum

Açıklama

A.

Belirgin Korku veya Kaygı

Özgül bir nesne ya da durumla ilgili olarak belirgin bir korku ya da kaygı duyma (örn. uçağa binme, yükseklikler, hayvanlar, iğne yapılması, kan görme).

B.

Korku Doğurma

Fobi kaynağı nesne veya durum, neredeyse her zaman, doğrudan kaygı ve korku doğurur.

C.

Kaçınma veya Katlanma

Fobi kaynağı nesne ya da durumdan etkin biçimde kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile buna katlanılır.

D.

Orantısız Korku

Duyulan korku ya da kaygı, özgül nesne ya da durumun yarattığı gerçek tehlikeye göre toplumsal-kültürel anlamda orantısızdır.

E.

Süreklilik

Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, en az altı ay ya da daha uzun sürer.

F.

Klinik Sıkıntı/İşlevsellikte Düşüş

Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.

G.

Dışlama Kriterleri (Başka Ruhsal Bozukluk)

Korku, kaygı ya da kaçınma, başka bir ruhsal bozuklukla (örn. panik bozukluğu, agorafobi, OKB, TSSB, ayrılık anksiyetesi bozukluğu) daha iyi açıklanamaz.

Alt Tipleri

Hayvan Tipi

Örümcek, böcek, köpek gibi hayvanlara karşı fobi.


Doğal Çevre Tipi

Yükseklik, fırtına, su gibi doğal olaylara karşı fobi.


Kan-Enjeksiyon-Yaralanma Tipi

İğne, tıbbi girişimler, kan görme gibi durumlara karşı fobi.


Durumsal Tip

Uçak, asansör gibi belirli durumlara karşı fobi.


Diğer Tip

Yüksek sesler, özel giysili kişiler gibi diğer fobiler.

Belirtileri ve Klinik Görünüm

Özgül fobi, bir nesne ya da durumdan sürekli olarak yoğun bir şekilde korku duymak veya kaygılanmak olarak özetlenebilir.[74, 76] Bu nesne ve durumlara kedi, köpek, yılan, örümcek, böcek gibi hayvanlar; uçağa binme, yükseklik; kan verme, kan görme; şimşek, karanlık veya dişçiye gitmek örnekleri verilebilir.[74] Fobi kaynağı nesne veya durumla karşılaşıldığında veya hatta sadece hayal edildiğinde bile yoğun anksiyete semptomları ortaya çıkar.[74]

Belirtiler arasında çarpıntı, terleme, bayılma hissi, ateş basması, nefes darlığı, mide bulantısı ve karın ağrısı gibi fiziksel tepkiler yer alır.[20, 73, 74] Kişi, korkulan nesne veya durumdan kaçınır veya yoğun bir korku ile buna katlanır.[73, 74] Bu kaçınma davranışları, kişinin sosyal, mesleki ve özel hayatında işlevselliği bozabilir.[73, 76] Örneğin, kedi fobisi olan biri sokakta yolunu değiştirebilir, uçak fobisi olan biri uzak yerlere seyahat edemez veya kan fobisi olan biri hastaneye gidemez.[73]

Özgül fobide duyulan korku veya kaygı, nesne veya durumun yarattığı gerçek tehlikeye göre orantısızdır.[74, 76] Bu durum, bireyin korkusunun mantıksız olduğunu bilmesine rağmen üstesinden gelememesiyle karakterizedir. Bu orantısız korku, bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde kısıtlar ve ciddi işlev kayıplarına neden olabilir.[76]

Özgül fobiler genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar (ortalama başlangıç yaşı 7 yıldır), ancak yaşamın herhangi bir noktasında da görülebilir.[75] Kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülme eğilimindedir.[75] Etiyolojisinde genetik yatkınlık, mizaç (davranışsal ketlenme) ve travmatik deneyimler (örn. köpek ısırması) rol oynayabilir.[76]

Ayırıcı tanıda panik bozukluğu, sosyal fobi, çekingen kişilik bozukluğu ve depresyon gibi diğer ruhsal bozukluklar göz önünde bulundurulmalıdır.[74] Özgül fobiler, sıklıkla panik bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve madde kullanım bozukluğu gibi diğer ruhsal sağlık durumlarıyla birlikte görülebilir.[76]

6.3. Agorafobi

Agorafobi, belirli durumlardan (örn. toplu taşıma, açık alanlar, kapalı alanlar, kalabalıklar, evden yalnız çıkma) aşırı korkmaya neden olan bir kaygı bozukluğudur. Kişi, bu durumlarda panik hissetmeye başlarsa veya başka engelleyici/utanç verici semptomlar yaşarsa kaçamayacağından veya yardım bulamayacağından endişe duyar.[77, 78]

DSM-5 Tanı Kriterleri

Agorafobi tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [20, 22, 67, 77, 78]:

Tablo 6.3: Agorafobi DSM-5 Tanı Kriterleri

Kriter No.

Belirti/Durum

Açıklama

A.

Belirgin Korku veya Kaygı

Aşağıdaki beş durumdan en az ikisi ile ilgili belirgin korku ya da anksiyete duyma:

1.

Toplu Taşıma Kullanmak

Otobüs, uçak, tren, gemi, taksi gibi toplu taşıma araçlarını kullanmak.

2.

Açık Alanlarda Bulunmak

Otoparklar, pazar yerleri, köprüler gibi açık alanlarda bulunmak.

3.

Kapalı Alanlarda Bulunmak

Dükkanlar, tiyatrolar, sinemalar, asansörler gibi kapalı alanlarda bulunmak.

4.

Sırada Beklemek/Kalabalıkta Olmak

Uzun kuyruklarda veya kalabalıklar içinde bulunmak.

5.

Evin Dışında Tek Başına Olmak

Yanında başkası olmadan evden çıkmak.

B.

Kaçış/Yardım Endişesi

Bu durumlar endişeye neden olur çünkü kişi panik hissetmeye başlarsa veya başka engelleyici veya utanç verici semptomlar yaşarsa kaçamayacağından veya yardım bulamayacağından korkar.

C.

Korku/Kaygı Doğurma

Agorafobik durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı doğurur.

D.

Kaçınma veya Katlanma

Agorafobik durumlardan kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile bunlara katlanılır.

E.

Orantısız Korku

Duyulan korku ya da kaygı, agorafobik durumların yarattığı gerçek tehlikeye göre toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır.

F.

Süreklilik

Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, en az altı ay ya da daha uzun sürer.

G.

Klinik Sıkıntı/İşlevsellikte Düşüş

Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki veya diğer önemli işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.

H.

Dışlama Kriterleri (Madde/Tıbbi Durum)

Korku, kaygı ya da kaçınma bir maddenin ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojik etkilerine bağlanamaz.

I.

Dışlama Kriterleri (Başka Ruhsal Bozukluk)

Korku, kaygı ya da kaçınma, başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örn. özgül fobi, sosyal fobi, OKB, TSSB, ayrılık anksiyetesi bozukluğu).

Belirtileri ve Klinik Görünüm

Agorafobi, kişinin bildiği veya güvenli olduğunu düşündüğü ortamlardan ayrılmaktan korkmasıyla kendini gösterir.[78] Şiddetli vakalarda, kişi evini tek güvenli ortam olarak görebilir ve günlerce, aylarca hatta yıllarca evlerinden çıkmaktan kaçınabilir.[78] Agorafobik bireyler genellikle alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları, açık yerler (otoparklar vb.) veya kapalı yerler (tiyatrolar vb.) gibi hemen kaçışın zor olabileceğini düşündükleri yerlerde bulunmaktan kaçınabilirler.[78]

Agorafobi genellikle panik atakla birlikte görülür.[77, 78] Agorafobisi olan kişiler stresli ortamlarda sıklıkla panik atak belirtileri gösterirler (örn. göğüs ağrısı, hızlı kalp atımı, nefes almada güçlük, baş dönmesi, mide bulantısı, titreme, terleme) ve bu durum kısır döngüye neden olarak korkularında artışa yol açar.[77] Psikolojik belirtiler arasında uzun süre evlerinden ayrılmaktan korkmak, sosyal ortamlarda yalnız bulunma korkusu, halka açık yerlerde kontrolünü kaybetme korkusu, dar ve kapalı alanlarda bulunmaktan endişe duyma ve kaçınma, diğer insanlardan kopmuş veya yabancılaşmış hissetme yer alır.[77]

DSM-5'te "Panik Bozukluk" ve "Agorafobi" birbirlerinden tamamen ayrılmıştır.[67] DSM-IV-TR'de agorafobi, panik bozukluğun bir belirleyicisi olarak görülürken, DSM-5'te agorafobi panik bozukluktan bağımsız olarak da tanı alabilen ayrı bir bozukluk haline gelmiştir.[67] Bu değişiklik, panik belirtileri göstermeyen agorafobi vakalarının oldukça fazla olmasından kaynaklanmaktadır.[67] Bu durum, agorafobinin sadece panik atak korkusuyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda kaçışın zor olabileceği veya yardımın alınamayacağı durumlara özgü bir korku olduğunu göstermektedir.

Agorafobi için risk faktörleri arasında depresyon, diğer anksiyete bozuklukları (sosyal anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu), klostrofobi, OKB, geçmişte istismara uğramış olmak, ilaç veya madde bağımlılığı ve ailede agorafobi öyküsü yer alır.[77, 78]

6.4. Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu

Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu, bireyin temel bağlanma figürlerinden (örn. ebeveyn, eş) ayrılma veya ayrılma beklentisi durumlarında aşırı ve gelişim düzeyine uygun olmayan kaygı yaşamasıyla karakterize edilir.

DSM-5 Tanı Kriterleri

Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [20, 79, 80]:

Tablo 6.4: Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri

Kriter No.

Belirti/Durum

Açıklama

A.

Aşırı Kaygı

Bağlandığı başlıca kişilerden ayrılma ya da ayrılma beklentisi durumlarında aşırı kaygı yaşama.

B.

Tekrarlayan Belirtiler

Aşağıdaki belirtilerden en az üçünün olması:

1.

Ayrılıkla İlgili Aşırı Sıkıntı

Bağlandığı başlıca kişilerden ayrılma ya da ayrılma beklentisi durumlarında yineleyici ve aşırı sıkıntı duyma.

2.

Kötü Olay Korkusu

Bağlandığı başlıca kişileri kaybetme ya da onlara hastalık, yaralanma, ölüm gibi kötü bir olay geleceğine ilişkin sürekli ve aşırı bir kaygı duyma.

3.

İstenmedik Olay Korkusu

Bağlandığı başlıca kişilerden ayrılmasına yol açacak, kaybolma, kaçırılma, kaza geçirme gibi istenmedik bir olay yaşayacağına ilişkin sürekli ve aşırı bir kaygı duyma.

4.

Evden Uzaklaşma İsteksizliği

Ayrılma korkusundan ötürü, sürekli olarak, okula, işe ya da başka bir yere gitmek için dışarı çıkmayı, evden uzaklaşmayı istememe ya da buna karşı koyma.

5.

Yalnız Kalma Korkusu

Evde ya da başka ortamlarda tek başına kalmaktan ya da bağlandığı başlıca kişilerle birlikte olamamaktan, sürekli ve aşırı bir korku duyma ya da bu konuda isteksizlik gösterme.

6.

Ev Dışında Uyuma İsteksizliği

Bağlandığı başlıca kişilerden biri yanında olmadan ya da evinin dışında uyuma konusunda sürekli bir isteksizlik gösterme ya da buna karşı direnme.

7.

Ayrılık Temalı Karabasanlar

Ayrılma konusunda sürekli kâbuslar görme.

8.

Fiziksel Belirtiler

Bağlandığı başlıca kişilerden ayrıldığında ya da böyle bir ayrılık söz konusu olduğunda tekrarlayan fiziksel belirtiler gösterme (örn. baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı ya da kusma).

C.

Süreklilik

Bu korku, kaygı ya da kaçınma süreklilik gösterir; çocuklar ve ergenlerde en az dört hafta, yetişkinlerde ise en az altı ay devam eder.

D.

Klinik Sıkıntı/İşlevsellikte Düşüş

Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, okulla ilgili, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye yol açar.

E.

Dışlama Kriterleri (Başka Ruhsal Bozukluk)

Bu bozukluk, başka bir ruhsal bozuklukla (örn. otizm spektrum bozukluğu, agorafobi, yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal fobi, panik bozukluğu) daha iyi açıklanamaz.

Belirtileri ve Klinik Görünüm

Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu, bireyin temel bağlanma figürlerinden ayrılma veya ayrılma beklentisi durumlarında aşırı kaygı yaşamasıdır.[80] Eskiden çocukluk ve ergenlik dönemi bozukluğu olarak kabul edilirken, günümüzde yetişkinlikte de devam edebildiği veya başlayabildiği bilinmektedir.[80] Yetişkin ayrılık anksiyetesi bozukluğu, çocukluktaki belirtilere benzer klinik görünümler sergileyebilir.[80]

Çocuklarda görülen belirtiler arasında anneden ayrılmak istememe, yalnız kalmak istememe, okul reddi (aşırı boyutlarda okuldan korkma, karın ağrısı, ağlama, sınıfa girmeme), olumsuz duygulanıma sebep olan mekan ve aktivitelerden kaçınma, dikkat çekme davranışında bulunma yer alır.[79] Duygusal belirtiler ise sürekli yoğun ve gelişim düzeyine uygun olmayan korku ve endişe, sinirlilik, hırçınlık, huzursuzluk, rahatsızlık, çekingenlik ve utangaçlık olabilir.[79] Bireylerde "annemi bir daha göremeyeceğim", "annemin başına kötü bir şey gelecek", "kaybolacağım, kaçırılacağım" gibi düşünceler ve olumsuz ihtimalleri abartma eğilimi görülebilir.[79]

Yetişkinlerde ise belirtiler daha çok üzüntü ve kaygı gibi duygusal semptomlarla kendini gösterir.[81] Ayrılık anksiyetesi bozukluğunun yetişkinlikte de devam edebildiği veya başlayabildiği bilgisi, bu bozukluğun sadece çocukluk dönemine özgü bir durum olmadığına işaret etmektedir. Bu durum, yetişkinlerin de yaşadıkları ayrılık kaygısının altında yatan bir bozukluk olabileceğini anlamaları ve profesyonel yardım aramaları için önemlidir.

6.5. Seçici Konuşmazlık

Seçici Konuşmazlık (Selektif Mutizm), kişinin konuşma becerisi bulunduğu halde, konuşmasının beklendiği belirli toplumsal durumlarda (örn. okulda) sürekli bir biçimde konuşamamasıyla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur.

DSM-5 Tanı Kriterleri

Seçici Konuşmazlık (Mutizm) tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [20, 82, 83]:

Tablo 6.5: Seçici Konuşmazlık DSM-5 Tanı Kriterleri

Kriter No.

Belirti/Durum

Açıklama

A.

Belirli Durumlarda Konuşamama

Başka durumlarda konuşuyor olmasına karşın, konuşmasının beklendiği özgül toplumsal durumlarda (örn. okulda), sürekli bir biçimde, konuşamıyor olma.

B.

İşlevsellikte Bozulma

Bu bozukluk eğitimle ya da işle ilgili başarıyı engeller ya da toplumsal iletişimi bozar.

C.

Süre

Bu bozukluğun süresi en az bir aydır (okulun birinci ayıyla sınırlı değildir).

D.

Dil Bilgisiyle İlişkisizlik

Konuşamıyor olma, söz konusu toplumsal durumda konuşulan dili bilmeme ya da o dilde rahat konuşamama ile ilişkili değildir.

E.

Dışlama Kriterleri (Başka Ruhsal Bozukluk)

Bu bozukluk, iletişim bozukluğu (örn. çocuklukta başlayan akıcılık bozukluğu) ile daha iyi açıklanamaz ve yalnızca otizm spektrum bozukluğunun, şizofreninin ya da psikozla giden başka bir bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamıştır.

Belirtileri ve Klinik Görünüm

Seçici Konuşmazlık, kişinin konuşma becerisi bulunduğu halde konuşmamasıdır; birey konuşacağı kişileri seçer ve sadece onların yanında konuşur.[83] Konuşmama, dil problemi veya konuşma bozukluğu gibi sebeplere bağlı değildir.[83] Bu durum, çocuğun okuldaki ilk ayı hariç, en az 1 aydır var olmalı ve bireyin akademik, mesleki veya sosyal işlevini etkilemelidir.[82]

Bu bozukluk, dil anlama veya ifade etmedeki sorunlardan kaynaklanmaz.[82] Bu durum, seçici konuşmazlığın bir dil veya konuşma bozukluğu değil, anksiyete temelli bir durum olduğunu göstermektedir. Bu ayrım, doğru tanı ve müdahale için önemlidir, çünkü dil bozuklukları farklı tedavi yaklaşımları gerektirir.

Seçici konuşmazlık genellikle 5 yaşından önce ortaya çıkar ve sıklıkla aşırı utangaçlık, sosyal utanç korkusu, zorlayıcı özellikler, geri çekilme, yapışkan davranış ve öfke nöbetleri ile ilişkilendirilir.[21]

6.6. Madde/İlaç Kaynaklı Anksiyete Bozukluğu

Bu bozukluk, belirli bir madde veya ilacın fizyolojik etkileri sonucunda ortaya çıkan anksiyete belirtileriyle karakterize edilir.

DSM-5 Tanı Kriterleri

Madde/İlaç Kaynaklı Anksiyete Bozukluğu tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [14, 20]:

Tablo 6.6: Madde/İlaç Kaynaklı Anksiyete Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri

Kriter No.

Belirti/Durum

Açıklama

A.

Belirgin Anksiyete Belirtileri

Klinik tabloya hakim olan, panik ataklar, yaygın anksiyete, obsesyonlar veya kompulsiyonlar gibi belirgin anksiyete belirtileri.

B.

Madde/İlaç İlişkisi

Belirtiler, madde zehirlenmesi veya yoksunluğu sırasında veya bir ilaca maruz kaldıktan kısa süre sonra gelişmiştir. İlgili madde/ilaç, A tanı ölçütündeki belirtileri üretme yeteneğine sahiptir.

C.

Dışlama Kriterleri (Bağımsız Bozukluk)

Anksiyete bozukluğu, madde/ilaç kaynaklı olmayan bir anksiyete bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz (örn. belirtiler madde/ilaç kullanımından önce başlamışsa veya akut yoksunluk veya şiddetli zehirlenme sona erdikten sonra önemli bir süre devam ediyorsa).

D.

Klinik Sıkıntı/İşlevsellik Kaybı

Belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya veya toplumsal, mesleki veya diğer önemli işlevsellik alanlarında düşüşe neden olmalıdır.

Belirleyiciler

Başlangıç Zamanı

Zehirlenme sırasında başlangıçlı (intoksikasyon) veya yoksunluk sırasında başlangıçlı (withdrawal) olarak belirtilebilir.

Belirtileri ve Klinik Görünüm

Bu bozuklukta, amfetamin, kokain, kafein gibi sempatomimetikler ile serotonerjik ilaçların kullanımı akut ve kronik anksiyeteye sebep olabilir.[20] Anksiyete belirtileri arasında çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, boğulma hissi, göğüs ağrısı, bulantı, baş dönmesi, uyuşmalar, gerçek dışılık hissi, çıldırma korkusu ve ölüm korkusu yer alabilir.[20]

Bu tanı kategorisi, madde ve ilaçların ruhsal sağlık üzerindeki doğrudan fizyolojik etkilerini vurgulamaktadır. Bu durum, psikiyatrik belirtilerin altında yatan birincil bir ruhsal bozukluk yerine, kimyasal bir etkiye bağlı olabileceği anlamına gelir. Bu nedenle, psikiyatrik belirtiler yaşayan kişilerin, kullandıkları tüm maddeleri ve ilaçları sağlık profesyonelleriyle paylaşmaları gerektiği mesajı önemlidir. Bu, ayırıcı tanıda ve doğru tedavi planlamasında kritik öneme sahiptir.

6.7. Başka Bir Tıbbi Duruma Bağlı Anksiyete Bozukluğu

Bu bozukluk, altta yatan bir tıbbi durumun doğrudan fizyolojik etkileri sonucunda ortaya çıkan anksiyete belirtileriyle karakterize edilir.

DSM-5 Tanı Kriterleri

Başka Bir Tıbbi Duruma Bağlı Anksiyete Bozukluğu tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [20, 84, 85]:

Tablo 6.7: Başka Bir Tıbbi Duruma Bağlı Anksiyete Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri

Kriter No.

Belirti/Durum

Açıklama

A.

Belirgin Anksiyete Belirtileri

Klinik tabloya hakim olan, panik ataklar, yaygın anksiyete, obsesyonlar veya kompulsiyonlar gibi belirgin anksiyete belirtileri.

B.

Tıbbi Durum İlişkisi

Hastalık öyküsü, fizik muayene veya laboratuvar bulgularından, anksiyete bozukluğunun başka bir tıbbi durumun doğrudan fizyolojik sonuçlarından kaynaklandığına dair kanıt vardır.

C.

Dışlama Kriterleri (Başka Ruhsal Bozukluk)

Anksiyete bozukluğu, başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.

D.

Klinik Sıkıntı/İşlevsellikte Düşüş

Belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya veya toplumsal, mesleki veya diğer önemli işlevsellik alanlarında düşüşe neden olmalıdır.

Belirtileri ve Klinik Görünüm

Bu bozuklukta, tiroid sorunları (hipertiroidi, hipotiroidi), hipoglisemi, feokromasitoma, kardiyak aritmi gibi tıbbi durumlar anksiyete belirtilerine neden olabilir.[20, 71, 84] Anksiyete bozukluğu; yüksek endişe düzeyine ek olarak halsizlik, yorgunluk, terleme, uykusuzluk, gerginlik gibi farklı fiziksel belirtilerle kendini belli edebilir.[84] Baş ağrısı, kas ağrıları, karın ağrısı, uykuya dalma ya da uykuyu sürdürmede güçlük de eşlik edebilir.[84]

Ruhsal belirtilerin her zaman birincil bir ruhsal bozukluktan kaynaklanmadığını, bazen altta yatan bir fiziksel sağlık durumunun doğrudan bir sonucu olabileceğini anlamak önemlidir. Bu durum, psikiyatrik değerlendirmede kapsamlı bir tıbbi öykü ve fiziksel muayenenin önemini vurgular. Halkın, ruhsal belirtilerin sadece "zihinsel" olmadığını, aynı zamanda bedensel sağlık sorunlarının bir yansıması olabileceğini anlaması önemlidir. Bu, bireylerin psikiyatrik semptomlar yaşadıklarında genel sağlık kontrollerini de ihmal etmemeleri gerektiği mesajını verir. Tiroid fonksiyon testleri ve kan glukoz testi gibi testler, semptomların tıbbi bir nedene bağlı olup olmadığını ayırt etmek için istenebilir.[84]

 

 
 
 

Yorumlar


bottom of page