ANKSİYETE BOZUKLUKLARI, ÇEŞİTLERİ VE SOSYAL FOBİ
- drmustafagurcan112
- 18 Haz
- 14 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 31 Tem
Sosyal Fobi, bireyin başkaları tarafından değerlendirilebilecek olduğu toplumsal durumlarda belirgin bir korku veya kaygı duymasıyla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Halk arasında "sosyal anksiyete bozukluğu" olarak da bilinir.

5. Sosyal Fobi (Sosyal Anksiyete Bozukluğu)
Sosyal Fobi, bireyin başkaları tarafından değerlendirilebilecek olduğu toplumsal durumlarda belirgin bir korku veya kaygı duymasıyla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Halk arasında "sosyal anksiyete bozukluğu" olarak da bilinir.
5.1. DSM-5 Tanı Kriterleri
Sosyal Anksiyete Bozukluğu (Sosyal Fobi) tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [59, 60]:
Tablo 5.1: Sosyal Fobi DSM-5 Tanı Kriterleri
5.2. Belirtileri ve Klinik Görünüm
Sosyal Fobi, günlük sosyal durumlarda önemli kaygı, utanç ve öz-bilinç yaratan bir psikolojik rahatsızlıktır.[61] Kişiler yeni insanlarla etkileşime girmekte, sosyal toplantılara katılmakta veya başkaları tarafından yargılanmaktan korktukları durumlarda aşırı kaygı ve gerginlik yaşarlar.[61, 62] Bu korku, kendileriyle ilgili pasif, kaygılı, zayıf, aptal gibi yargılarda bulunulacağı düşüncesiyle beslenir.[63]
Fiziksel Belirtiler: Hızlı nabız/kalp çarpıntısı, titreme, terleme, baş dönmesi, mide bulantısı, yüzde kızarma, konuşma anında kekeleme veya seste titreme, mide ağrısı, ağız kuruluğu görülebilir.[21, 61, 62]
Davranışsal ve Duygusal Belirtiler: Sürekli olarak kendini küçük düşürme veya utandırma konusunda endişe duyma, başkalarının kendilerini yargılayabileceği belirli durumlardan korkma, yeni insanlarla etkileşime girmekten aşırı korkma, utanma veya küçük düşme korkusuyla yeni insanlarla etkileşime girmekten kaçınmak, dikkatin merkezi olabileceği durumlardan kaçınma.[61] Sosyal bir etkileşim sonrasında o anı zihinde tekrar tekrar canlandırma ve izlenme/yargılanma hissinden dolayı başkaları izlerken bir şeyler yapmakta zorlanma da yaygındır.[62] Kişiler, kaygıyı önlemek için sosyal etkileşimlerden kaçınabilir veya kaçamadıkları durumlarda konuşmalara katılmayıp dikkat çekmeyecek bir köşede oturmayı tercih edebilirler.[63]
Sosyal fobi, utangaçlıkla karıştırılmamalıdır; utangaçlık kısa süreli ve günlük hayatı aksatmazken, sosyal fobi uzun vadeli olabilir ve kişinin işini, okulunu ve sosyal ilişkilerini ciddi şekilde etkileyebilir.[61] Araştırmalar, sosyal fobisi olanların %92'sinin meslek hayatlarında, %85'inin akademik performanslarında, %70'inin ise arkadaşlık kuramama veya karşı cinsle ilişki kuramama gibi sosyal ilişkilerinde bozulma görüldüğünü göstermektedir.[63] Bu durum, sosyal fobinin yaşam kalitesi üzerindeki derin etkisini ortaya koymaktadır.
Sosyal anksiyete bozukluğu genellikle 13 yaş civarında veya erken/geç ergenlik döneminde başlar (10-17 yaş).[21, 61, 64] Hastalığın erken dönemlerinde toplum içine yeterince çıkmama risk etmenleri arasındadır.[64] Etiyolojik mekanizmalar arasında genetik yatkınlık, beyin yapısındaki farklılıklar (amigdala aktivitesi) ve çevresel faktörler (çocuklukta yaşanan olumsuz deneyimler, aşırı koruyucu/kontrolcü ebeveyn tutumları, zorbalık) yer alır.[60, 61, 62]
Sosyal Anksiyete Bozukluğu nadiren tek başına görülür ve genellikle diğer anksiyete bozuklukları, duygudurum bozuklukları (özellikle majör depresyon), ve madde bağımlılığı (özellikle alkol kötüye kullanımı) ile birlikte seyreder.[16, 60, 63, 65] Sosyal anksiyete bozukluğu olanların yaklaşık %20'sinde majör depresyon mevcuttur.[65] Ayrıca, panik bozukluk gelişme riski 9 kat daha fazladır.[65] Bu yüksek komorbidite oranları, sosyal fobinin tek başına izole bir sorun olmadığını, aksine diğer ruhsal sağlık sorunlarıyla karmaşık bir ilişki içinde olabileceğini göstermektedir. Bu nedenle, sosyal fobi tanısı konulurken eşlik eden diğer bozuklukların da değerlendirilmesi ve bütüncül bir tedavi yaklaşımı benimsenmesi önemlidir.
6. Anksiyete Bozuklukları
Anksiyete bozuklukları, kişinin sürekli ve aşırı endişe, korku veya gerginlik yaşamasına neden olan bir grup psikolojik rahatsızlıktır. Bu bozukluklar, günlük yaşam aktivitelerini etkileyebilir ve çeşitli alt türleri bulunur.
6.1. Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB), kişinin günlük yaşamın çeşitli yönleriyle ilgili sürekli ve aşırı endişe duymasıyla karakterize edilir. Bu endişe, genellikle kontrol edilemez düzeydedir ve somut bir tehdit olmasa bile devam eder.[19, 21, 66]
DSM-5 Tanı Kriterleri
Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [19, 20, 21, 66, 67]:
Tablo 6.1: Yaygın Anksiyete Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri
Belirtileri ve Klinik Görünüm
YAB, genellikle sürekli bir endişe hali, huzursuzluk, konsantrasyon zorluğu, kas gerginliği, uyku sorunları ve kolayca yorulma gibi belirtilerle kendini gösterir.[19, 66] Kişiler, iş, sağlık, aile, finans gibi konularda sıklıkla herhangi bir somut tehdit bulunmasa bile kaygı duymaya devam ederler.[19, 21] Bu durum, bireyin günlük aktivitelerini ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.[19, 68, 69]
Fiziksel belirtiler arasında kalp çarpıntısı veya hızlı kalp atışı, terleme, titreme veya üşüme, solunumda hızlanma veya nefes darlığı, kas gerginliği veya ağrılar, sindirim problemleri (mide bulantısı veya bağırsak sorunları), yorgunluk hissi, baş ağrısı ve baş dönmesi yer alır.[19, 66, 67, 70, 71] Psikolojik belirtiler ise sıkıntı, heyecan, dikkat ve hafıza sorunları, tehlike algısına yönelik dikkat artışı, endişeli düşüncelerle aşırı meşguliyet, kalp krizi geçirme ve ölüm korkusu, kontrolü kaybetme korkusu, kendine veya bulunduğu ortama yabancılaşma hissi ve aniden çok kötü bir şey olacakmış duygusu ve korkusu içerebilir.[66, 68]
YAB'da yaşanan kronik endişe, normal günlük endişelerden farklıdır. Normal endişe, belirli bir duruma veya tehdide karşı geçici bir tepkiyken, YAB'daki endişe yaygın, sürekli ve kontrol edilmesi güçtür.[21, 66, 67] Bu durum, bireyin sürekli bir "diken üstünde" hissetmesine neden olur.[67, 70] Bu kronik endişe hali, bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürür ve iş, okul, sosyal ilişkiler gibi alanlarda işlevsellik kaybına yol açar.[19, 67, 68, 69] Bu nedenle, YAB'ın sadece "çok endişeli olmak" olarak algılanmaması, aksine profesyonel yardım gerektiren ciddi bir ruhsal bozukluk olduğu anlaşılmalıdır.
YAB genellikle geç ergenlik ve erken erişkinlik dönemlerinde başlar.[21, 71] Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 2.5 kat daha fazla görülür.[66, 71] Etiyolojisinde genetik ve çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığı düşünülmektedir.[66] Kronik stres, kontrolcü ve eleştirel ebeveyn tutumları, çocukluk travmaları ve diğer hastalıklar da risk faktörleri arasındadır.[66]
6.2. Özgül Fobi
Özgül fobi, belirli bir nesne veya duruma karşı duyulan, orantısız ve yoğun bir korku veya kaygı ile karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur.
DSM-5 Tanı Kriterleri
Özgül Fobi tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [20, 72, 73, 74, 75, 76]:
Tablo 6.2: Özgül Fobi DSM-5 Tanı Kriterleri
Belirtileri ve Klinik Görünüm
Özgül fobi, bir nesne ya da durumdan sürekli olarak yoğun bir şekilde korku duymak veya kaygılanmak olarak özetlenebilir.[74, 76] Bu nesne ve durumlara kedi, köpek, yılan, örümcek, böcek gibi hayvanlar; uçağa binme, yükseklik; kan verme, kan görme; şimşek, karanlık veya dişçiye gitmek örnekleri verilebilir.[74] Fobi kaynağı nesne veya durumla karşılaşıldığında veya hatta sadece hayal edildiğinde bile yoğun anksiyete semptomları ortaya çıkar.[74]
Belirtiler arasında çarpıntı, terleme, bayılma hissi, ateş basması, nefes darlığı, mide bulantısı ve karın ağrısı gibi fiziksel tepkiler yer alır.[20, 73, 74] Kişi, korkulan nesne veya durumdan kaçınır veya yoğun bir korku ile buna katlanır.[73, 74] Bu kaçınma davranışları, kişinin sosyal, mesleki ve özel hayatında işlevselliği bozabilir.[73, 76] Örneğin, kedi fobisi olan biri sokakta yolunu değiştirebilir, uçak fobisi olan biri uzak yerlere seyahat edemez veya kan fobisi olan biri hastaneye gidemez.[73]
Özgül fobide duyulan korku veya kaygı, nesne veya durumun yarattığı gerçek tehlikeye göre orantısızdır.[74, 76] Bu durum, bireyin korkusunun mantıksız olduğunu bilmesine rağmen üstesinden gelememesiyle karakterizedir. Bu orantısız korku, bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde kısıtlar ve ciddi işlev kayıplarına neden olabilir.[76]
Özgül fobiler genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar (ortalama başlangıç yaşı 7 yıldır), ancak yaşamın herhangi bir noktasında da görülebilir.[75] Kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülme eğilimindedir.[75] Etiyolojisinde genetik yatkınlık, mizaç (davranışsal ketlenme) ve travmatik deneyimler (örn. köpek ısırması) rol oynayabilir.[76]
Ayırıcı tanıda panik bozukluğu, sosyal fobi, çekingen kişilik bozukluğu ve depresyon gibi diğer ruhsal bozukluklar göz önünde bulundurulmalıdır.[74] Özgül fobiler, sıklıkla panik bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve madde kullanım bozukluğu gibi diğer ruhsal sağlık durumlarıyla birlikte görülebilir.[76]
6.3. Agorafobi
Agorafobi, belirli durumlardan (örn. toplu taşıma, açık alanlar, kapalı alanlar, kalabalıklar, evden yalnız çıkma) aşırı korkmaya neden olan bir kaygı bozukluğudur. Kişi, bu durumlarda panik hissetmeye başlarsa veya başka engelleyici/utanç verici semptomlar yaşarsa kaçamayacağından veya yardım bulamayacağından endişe duyar.[77, 78]
DSM-5 Tanı Kriterleri
Agorafobi tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [20, 22, 67, 77, 78]:
Tablo 6.3: Agorafobi DSM-5 Tanı Kriterleri
Belirtileri ve Klinik Görünüm
Agorafobi, kişinin bildiği veya güvenli olduğunu düşündüğü ortamlardan ayrılmaktan korkmasıyla kendini gösterir.[78] Şiddetli vakalarda, kişi evini tek güvenli ortam olarak görebilir ve günlerce, aylarca hatta yıllarca evlerinden çıkmaktan kaçınabilir.[78] Agorafobik bireyler genellikle alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları, açık yerler (otoparklar vb.) veya kapalı yerler (tiyatrolar vb.) gibi hemen kaçışın zor olabileceğini düşündükleri yerlerde bulunmaktan kaçınabilirler.[78]
Agorafobi genellikle panik atakla birlikte görülür.[77, 78] Agorafobisi olan kişiler stresli ortamlarda sıklıkla panik atak belirtileri gösterirler (örn. göğüs ağrısı, hızlı kalp atımı, nefes almada güçlük, baş dönmesi, mide bulantısı, titreme, terleme) ve bu durum kısır döngüye neden olarak korkularında artışa yol açar.[77] Psikolojik belirtiler arasında uzun süre evlerinden ayrılmaktan korkmak, sosyal ortamlarda yalnız bulunma korkusu, halka açık yerlerde kontrolünü kaybetme korkusu, dar ve kapalı alanlarda bulunmaktan endişe duyma ve kaçınma, diğer insanlardan kopmuş veya yabancılaşmış hissetme yer alır.[77]
DSM-5'te "Panik Bozukluk" ve "Agorafobi" birbirlerinden tamamen ayrılmıştır.[67] DSM-IV-TR'de agorafobi, panik bozukluğun bir belirleyicisi olarak görülürken, DSM-5'te agorafobi panik bozukluktan bağımsız olarak da tanı alabilen ayrı bir bozukluk haline gelmiştir.[67] Bu değişiklik, panik belirtileri göstermeyen agorafobi vakalarının oldukça fazla olmasından kaynaklanmaktadır.[67] Bu durum, agorafobinin sadece panik atak korkusuyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda kaçışın zor olabileceği veya yardımın alınamayacağı durumlara özgü bir korku olduğunu göstermektedir.
Agorafobi için risk faktörleri arasında depresyon, diğer anksiyete bozuklukları (sosyal anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu), klostrofobi, OKB, geçmişte istismara uğramış olmak, ilaç veya madde bağımlılığı ve ailede agorafobi öyküsü yer alır.[77, 78]
6.4. Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu
Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu, bireyin temel bağlanma figürlerinden (örn. ebeveyn, eş) ayrılma veya ayrılma beklentisi durumlarında aşırı ve gelişim düzeyine uygun olmayan kaygı yaşamasıyla karakterize edilir.
DSM-5 Tanı Kriterleri
Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [20, 79, 80]:
Tablo 6.4: Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri
Belirtileri ve Klinik Görünüm
Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu, bireyin temel bağlanma figürlerinden ayrılma veya ayrılma beklentisi durumlarında aşırı kaygı yaşamasıdır.[80] Eskiden çocukluk ve ergenlik dönemi bozukluğu olarak kabul edilirken, günümüzde yetişkinlikte de devam edebildiği veya başlayabildiği bilinmektedir.[80] Yetişkin ayrılık anksiyetesi bozukluğu, çocukluktaki belirtilere benzer klinik görünümler sergileyebilir.[80]
Çocuklarda görülen belirtiler arasında anneden ayrılmak istememe, yalnız kalmak istememe, okul reddi (aşırı boyutlarda okuldan korkma, karın ağrısı, ağlama, sınıfa girmeme), olumsuz duygulanıma sebep olan mekan ve aktivitelerden kaçınma, dikkat çekme davranışında bulunma yer alır.[79] Duygusal belirtiler ise sürekli yoğun ve gelişim düzeyine uygun olmayan korku ve endişe, sinirlilik, hırçınlık, huzursuzluk, rahatsızlık, çekingenlik ve utangaçlık olabilir.[79] Bireylerde "annemi bir daha göremeyeceğim", "annemin başına kötü bir şey gelecek", "kaybolacağım, kaçırılacağım" gibi düşünceler ve olumsuz ihtimalleri abartma eğilimi görülebilir.[79]
Yetişkinlerde ise belirtiler daha çok üzüntü ve kaygı gibi duygusal semptomlarla kendini gösterir.[81] Ayrılık anksiyetesi bozukluğunun yetişkinlikte de devam edebildiği veya başlayabildiği bilgisi, bu bozukluğun sadece çocukluk dönemine özgü bir durum olmadığına işaret etmektedir. Bu durum, yetişkinlerin de yaşadıkları ayrılık kaygısının altında yatan bir bozukluk olabileceğini anlamaları ve profesyonel yardım aramaları için önemlidir.
6.5. Seçici Konuşmazlık
Seçici Konuşmazlık (Selektif Mutizm), kişinin konuşma becerisi bulunduğu halde, konuşmasının beklendiği belirli toplumsal durumlarda (örn. okulda) sürekli bir biçimde konuşamamasıyla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur.
DSM-5 Tanı Kriterleri
Seçici Konuşmazlık (Mutizm) tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [20, 82, 83]:
Tablo 6.5: Seçici Konuşmazlık DSM-5 Tanı Kriterleri
Belirtileri ve Klinik Görünüm
Seçici Konuşmazlık, kişinin konuşma becerisi bulunduğu halde konuşmamasıdır; birey konuşacağı kişileri seçer ve sadece onların yanında konuşur.[83] Konuşmama, dil problemi veya konuşma bozukluğu gibi sebeplere bağlı değildir.[83] Bu durum, çocuğun okuldaki ilk ayı hariç, en az 1 aydır var olmalı ve bireyin akademik, mesleki veya sosyal işlevini etkilemelidir.[82]
Bu bozukluk, dil anlama veya ifade etmedeki sorunlardan kaynaklanmaz.[82] Bu durum, seçici konuşmazlığın bir dil veya konuşma bozukluğu değil, anksiyete temelli bir durum olduğunu göstermektedir. Bu ayrım, doğru tanı ve müdahale için önemlidir, çünkü dil bozuklukları farklı tedavi yaklaşımları gerektirir.
Seçici konuşmazlık genellikle 5 yaşından önce ortaya çıkar ve sıklıkla aşırı utangaçlık, sosyal utanç korkusu, zorlayıcı özellikler, geri çekilme, yapışkan davranış ve öfke nöbetleri ile ilişkilendirilir.[21]
6.6. Madde/İlaç Kaynaklı Anksiyete Bozukluğu
Bu bozukluk, belirli bir madde veya ilacın fizyolojik etkileri sonucunda ortaya çıkan anksiyete belirtileriyle karakterize edilir.
DSM-5 Tanı Kriterleri
Madde/İlaç Kaynaklı Anksiyete Bozukluğu tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [14, 20]:
Tablo 6.6: Madde/İlaç Kaynaklı Anksiyete Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri
Belirtileri ve Klinik Görünüm
Bu bozuklukta, amfetamin, kokain, kafein gibi sempatomimetikler ile serotonerjik ilaçların kullanımı akut ve kronik anksiyeteye sebep olabilir.[20] Anksiyete belirtileri arasında çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, boğulma hissi, göğüs ağrısı, bulantı, baş dönmesi, uyuşmalar, gerçek dışılık hissi, çıldırma korkusu ve ölüm korkusu yer alabilir.[20]
Bu tanı kategorisi, madde ve ilaçların ruhsal sağlık üzerindeki doğrudan fizyolojik etkilerini vurgulamaktadır. Bu durum, psikiyatrik belirtilerin altında yatan birincil bir ruhsal bozukluk yerine, kimyasal bir etkiye bağlı olabileceği anlamına gelir. Bu nedenle, psikiyatrik belirtiler yaşayan kişilerin, kullandıkları tüm maddeleri ve ilaçları sağlık profesyonelleriyle paylaşmaları gerektiği mesajı önemlidir. Bu, ayırıcı tanıda ve doğru tedavi planlamasında kritik öneme sahiptir.
6.7. Başka Bir Tıbbi Duruma Bağlı Anksiyete Bozukluğu
Bu bozukluk, altta yatan bir tıbbi durumun doğrudan fizyolojik etkileri sonucunda ortaya çıkan anksiyete belirtileriyle karakterize edilir.
DSM-5 Tanı Kriterleri
Başka Bir Tıbbi Duruma Bağlı Anksiyete Bozukluğu tanısı için aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekmektedir [20, 84, 85]:
Tablo 6.7: Başka Bir Tıbbi Duruma Bağlı Anksiyete Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri
Belirtileri ve Klinik Görünüm
Bu bozuklukta, tiroid sorunları (hipertiroidi, hipotiroidi), hipoglisemi, feokromasitoma, kardiyak aritmi gibi tıbbi durumlar anksiyete belirtilerine neden olabilir.[20, 71, 84] Anksiyete bozukluğu; yüksek endişe düzeyine ek olarak halsizlik, yorgunluk, terleme, uykusuzluk, gerginlik gibi farklı fiziksel belirtilerle kendini belli edebilir.[84] Baş ağrısı, kas ağrıları, karın ağrısı, uykuya dalma ya da uykuyu sürdürmede güçlük de eşlik edebilir.[84]
Ruhsal belirtilerin her zaman birincil bir ruhsal bozukluktan kaynaklanmadığını, bazen altta yatan bir fiziksel sağlık durumunun doğrudan bir sonucu olabileceğini anlamak önemlidir. Bu durum, psikiyatrik değerlendirmede kapsamlı bir tıbbi öykü ve fiziksel muayenenin önemini vurgular. Halkın, ruhsal belirtilerin sadece "zihinsel" olmadığını, aynı zamanda bedensel sağlık sorunlarının bir yansıması olabileceğini anlaması önemlidir. Bu, bireylerin psikiyatrik semptomlar yaşadıklarında genel sağlık kontrollerini de ihmal etmemeleri gerektiği mesajını verir. Tiroid fonksiyon testleri ve kan glukoz testi gibi testler, semptomların tıbbi bir nedene bağlı olup olmadığını ayırt etmek için istenebilir.[84]



Yorumlar